Geçmişte halka arz sürecinde bulunma şansım oldu. Yatırım turlarında yabancı yatırımcılar Genel Müdürümüze "başarıyı getiren mevcut yönetim ekibi ne kadar görevde kalacak?" diye sormuşlardı. İşlerin tamamıyla kurumsal yürüdüğü bir yapıda bile yönetim ekibine yapılan bu vurgu dikkatimi çekmişti.
Yönetim ekibinin kıymetini, orta ölçekli şirketlerle çalışmalarımda daha yakından farkediyorum. Şirketler ciro ve hacim olarak büyüdükçe, ister istemez bir üst lige çıkmış "görünüyorlar". Bu çıkış genellikle de patronun şahsi beceri ve kabiliyetleri ile oluyor. Patron, lokomotif olarak şirketin hacmini büyütmesinde direk etkili oluyor. Ne var ki üst lig, patronun da kabiliyetlerini aşan çetrefilli problemleri bünyesinde barındırıyor. Patron artık yetemiyor. Çünkü;
Bilmediği, uzmanı olmadığı alanlardaki problemlerle karşılaşıyor.
Problemlerin hacmi ve sayısı artıyor. İnsani olarak, zaman ve enerjinin yetebilme imkanı kalmıyor.
Çözüm ne?
Şirketin ve problemlerin büyümesiyle eş zamanlı tecrübe kazanacak yönetim takımını seçmek ve hazırlamak. Yani insana yatırım yapmak,
Yetebildiği kadarıyla mevcut kadrolardan ve yetmediği yerde ekibe yeni isimler dahil ederek, doğru insanlarla bu takımı dizayn etmek.
İkisi de patronun sabır ve emeğini istiyor.
Hülasa, güç, yetki, sorumluluk ve inisiyatifin patronun şahsından çıkıp, şirket yapısına yayılması; şirketin kılcal damarlarındaki işleyişin, patronun yapmak istedikleri ile hizalanması; şirketin içinde bulunduğu ligin ağır yükünün insani olarak paylaşılması; bu ligde kalıcı olunması için güçlü yönetim takımına ihtiyaç var.
Güçlü yönetim takımı olmazsa ne olur? Patronun en ufak sendelemesinde şirket eski ligine dönüverir. Hem de tahmin edemeyeceğiniz kadar kısa bir zamanda.
Fotoğraf : Dayvison de Oliveira Silva from Pexels
Blog yazılarımızdan haberdar olmak için bültenimize üye olabilirsiniz.
Comments