Şirketlerin ve insan evladının doğup, büyümesi ve gelişmeleri bir yönüyle çok benzerlik gösterir. Bebeğin doğumu gibi kurucular da fikre hamile kalır ve şirketi doğururlar. İlk dönemlerde bebeğin anneden bir gün bile ayrı kalmasının onu ölüme götürecek olması gibi, bebek şirket de her an kurucuya muhtaçtır. Kurucu, şirketin her şeyidir. İşçisi, müdürü, pazarlamacısı, satınalmacısı, çaycısı, şoförü vb.
Bebeklikten, çocukluk ve ergenliğe geçişte ihtiyaçlar da değişir. Yetişkin birey olduğunda ana babaya bağımlılık yok olur, kendi ayakları üzerinde durmaya başlarlar. Kendi tercihleri vardır artık.
Çocuk yetiştirmenin temel kurallarından biri, her bir aşamanın (bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik) farklı ihtiyaçları olduğunu anlayıp, çocuğumuza bu ihtiyacına uygun davranmak olsa gerek. İhtiyaçlarını doğru anlamayıp yetişkine çocuk, çocuğa ergen gibi davrandığımızda, çocuğumuzla ilişkimiz bozulur. Anababa olarak temel görevimiz çocuğumuzun ben'den farklı bir birey olduğunun farkına varıp, onun kendi şahsiyetini inşa etmesine rehberlik etmektir.
"Sizin diye bildiğiniz evlatlar gerçekte sizlerin değildirler,
Onlar kendisini özleyen Hayat’ın oğulları ve kızlarıdırlar.
Sizler aracılığıyla dünyaya gelmişlerdir ama sizden değildirler.
Sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler.
Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla. Çünkü onların kendi düşünceleri vardır.
Onların vücutlarını çalabilirsiniz ama canlarını asla. Çünkü onların canları geleceğin sarayında oturur ve sizler düşlerinizde bile orayı ziyaret edemezsiniz.
Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz ama onları kendinize benzetmeye kalkışmayın hiç. Çünkü Hayat ne geriye gider ne de geçmişle ilgilenir.
Sizler, evlatların birer canlı ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız.
Yayı geren, sonsuza açılan yolda kendine bir hedef edinmiştir ve oklarını en uzağa eriştirebilmek için Kendi gücüyle sizleri gerer.
Yayı gerenin elinde seve seve bükülün, çünkü oku atan O güç, uzaklaşan okları sevdiği kadar elindeki sağlam yayı da sever."
Halil Cibran-Ermiş (Anahtar Kitaplar,1974)
Patronların en büyük yanılgılarından birisi, kurucusu oldukları şirketlerinin sahip oldukları bir meta, mal olduğunu zannetmeleridir. Böyle düşündüklerinde işletme üzerinde her türlü tasarrufu yapmayı, işletme ile oynamayı hak görürler. O zaman da şirketler, patron ya da kurucuların aklı, gücü, öngörüsü ve ömrü kadar yaşar. Elbette şirketlerin kurum kültürü, iş yapış tarzları, problemleri ele alış biçimleri, şirkete liderlik eden kişinin tarzından, ahlakından, yaklaşım biçiminden esinlenir. Liderin sahip olduğu kültür, bir koku gibi işletmenin her tarafına siner. Bununla birlikte kurucu liderin önemli sorumluluklarından birisi şirketin kendinden farklı bir yapı olduğunun farkına varıp, onun kurumsal şahsiyetini inşa etmeye rehberlik etmek olacaktır.
Fotoğraf : Jeffrey Czum from Pexels
Blog yazılarımızdan haberdar olmak için bültenimize üye olabilirsiniz.
Comentarios