Pek çok kez üzerinde durduğum gibi * * *, şirketin gelişim göstermesini sağlayan kaldıraç bizatihi patronun kendisi oluyor. Patron kendi gelişimine ne kadar özen gösterirse, şirketin gelişimi de o kadar sağlıklı oluyor. Ne var ki her şeye yetişmeye çalışan, hemen her şeyle ilgilenen Patronlar, sıra kendilerine geldiğinde, kendilerini her zaman ihmal ediyorlar. İşlerin her geçen gün büyümesiyle de kendilerini odaktan iyice uzaklaştırıyorlar. Zaman ve enerjilerinin neredeyse tamamını alan, fenâfil-iş oldukları, başarı hazzı yaşadıkları şirketleri, yetkinlik gelişimi olarak kendilerini tam bir tükenişe götürüyor. Tam bir karadul etkisi.
Bu tükenişe sürüklenmemek için neye ihtiyaç var?
Öncelikle gelişim ihtiyacını kabul etmelerine. İşlerin ve sorunların büyümesi ve çeşitlenmesiyle kendilerinin de yetemeyeceği "konuların" olduğunu farkedip, şahsi gelişimleri için zaman, enerji ve nakit ayırmaları gerekiyor.
Şirketin bulunduğu lig ve bu ligde hangi rolü üslenmesi gerektiğine odaklanmalılar.
Şirketleri bulundukları lige göre üçe ayırıyorum. Amatör Lig, 1. Lig ve Süper Lig. Diğer taraftan şirket hangi ligde olursa olsun Patron, İşi, Parayı ve İnsanı doğru yönetebilmeli ki başarı ortaya çıksın. Burada önemli olan İş, Para ve İnsanın her ligde farklı yöntemle yönetilme zorunluluğunun olmasıdır. Genelde Patronların düştüğü tuzak, şirket lig atlamasına rağmen; kendilerini yeterince geliştirmedikleri için, İşi, Parayı ve İnsanı hâlâ sahip oldukları eski bilgi ve becerilere göre, yani önceki Lig tarzına göre yönetmeye çalışmalarıdır.
Patronlar şirketin aday olduğu ligde kendi görev ve sorumluluklarının da değişmesi gerektiğini, İşi, Parayı ve İnsanı o ligin kurallarına göre nasıl yönetmesi gerektiğinin arayışında olmalıdır. Bu farkındalık sonrasında aşağıdaki sade formattan hareketle, mevcuttaki kendi beceri ve kabiliyetlerini de dikkate alarak gelişim planı oluşturmak üzere yola koyulabilirler.
Zira "sen neye hazırsan o da sana hazırdır".
Blog yazılarımızdan haberdar olmak için bültenimize üye olabilirsiniz.
Comments