Askerlik yapanlar bilir, içtimada sıranın başında duran bir asker vardır. Herkes ona bakarak "hizaya girer". İçtimadaki askerlerin tertip düzeninin başlangıcı o askerdir. Patron da şirketler için hiza alınan asker gibidir.
Ya da,
Büyük kızım doğduğunda annem, "oğlum, çocuklar fotoğraf makinesi gibidir, senden gördüklerini hemen kaydederler. Onların nasıl bir insan olmasını istiyorsan, o insan ol!" demişti. Çalışanlar da çocuklar gibidir. Patrondan duyduklarını değil, gördüklerini olurlar.
Demem o ki Patronlar, hal hareket, tavır, davranışları, hassasiyetleri ve göz yumduklarıyla şirketin iş ahlakını, kırmızı çizgilerini, iş yapış tarzını, çekirdek kabiliyetlerini şekillendirirler. Müşteriye, tedarikçiye nasıl davranıldığında, çalışanların kendi aralarındaki ilişkilere, işlerin yürütülmesinden bina ve yerleşimlerin tertip düzenine kadar kök sebeplere inin Patronun yansımalarını bulursunuz.
Patron, bilerek ya da bilmeyerek, şirketin normallerini belirlemiş olur. Normalleri genelde "burada işler böyle yürür" şeklinde duyarsınız.
Bu noktada, Patronun net farkına varması gereken;
Şirket nev'i şahsına münhasır bir varlıktır,
Patronun kişiliğinden bağımsız olarak kendine özgü normalleri olmalıdır,
Şirket, Patronun şemsiyesi altında kalırsa, patronun kusurları da şirketin normalleri olacaktır.
Bu nedenle Patronun, "ben böyleyim, buraya kadar bu halimizle başarılı olduk" yerine, "ben de şu şu şu tavır ve tarzımla şirketin sağlıksız normallerine sebep oluyorum, bu konularda bana rağmen şirket şöyle şöyle normaller geliştirmeli" diyebilme farkındalığını ve dirayetini gösterebilmesi gerekir.
Söylemesi kolay, yapması zor.
Fotoğraf - Kaynak
Blog yazılarımızdan haberdar olmak için bültenimize üye olabilirsiniz.
Comentarios