Şirketlerin sistematik, planlı, organize, kurumsal şekilde yönetilebilmesi için Patron yaklaşımı ile değil, Genel Müdür yaklaşımı ile yönetilmesine ihtiyacı vardır.
Patron Yaklaşımında;
Şirketler patronların oyun alanıdır ve Patronlar şirketlerinin tanrılarıdır,
Patronların kararlarını sorgulayacak, onlara dur diyecek bir üst merci yoktur. Bedeli ne olursa olsun, karar ve tercihleri uygulanır,
Patron kurallar koysa da, kendisi ya da prens, prensesleri kuralların üstündedir,
Patronun, kuralları "esnetmek" için muhakkak geçerli sebepleri vardır,
Alınan kararlarda şirketin âli menfaatleri yerine; patronun duyguları, arzu ve istekleri ön plandadır.
Genel Müdürlük yaklaşımında;
Şirketteki -bilâ istisna- herkesin önceliğinde şirketin âli menfaatleri vardır,
Kurallar şirketin âli menfaatlerini sağlamak üzere konur,
Kurallar A'dan Z'ye herkesi bağlar, şirkette tanrılaşmış kişi ya da kişiler yoktur,
Kural ve ilkelerin esnetilmesi, değiştirilmesi söz konusu olabilir. Ancak bu değişiklikler "istişare, katılım" ve "şirketin âli menfaatleri" ile hizalanarak yapılır,
İcranın içinde, şirketin direksiyonunda olan patronlar Genel Müdürlük ve Patronluk koltuğunda eş zamanlı otururlar. Genellikle de iki koltuğun duruşunu çok sık karıştırırlar. Böyle olunca da şirketin kural ve ilkeler bütünü oluşmaz, Patronun kuralları geçerli olur. Belirsizlik, tutarsızlık, "adama göreliğin" cari olduğu kültür gelişir. Bu kültürü fırsata çeviren karadüzen çalışanlar şirket hayatlarını idame ettirirken; ilke ve tutarlılık arayışında olan nitelikli çalışanlar ya ayrılır ya da karadüzen sistemin parçası oluverirler.
Neye ihtiyaç var? Kısaca ️Patronun, şirketi kendisinin üzerinde konumlandırmaya.
Bunu başarabildiği an, her şey çorap söküğü gibi kendiliğinden gelecektir.
Blog yazılarımızdan haberdar olmak için bültenimize üye olabilirsiniz.
留言