Orta ölçekli şirketlerde İnsan Kaynakları birimlerinin hiç konumlandırılmaması ya da muhasebenin uhdesinde bordro yapan, işlerin biraz büyümesiyle de nispeten daha çömez çalışanlarla temsil edilen, daha çok mavi yaka işe alım, temel idari işlerle ilgilenen, cılız, zayıf, pasif birim olarak şekillendirilmesinin kurumsallaşmanın önündeki en temel engellerden birisi olduğunu fark ediyorum.
Şirketleri geliştiren, bir üst lige çıkaran insan unsuru oluyor. Siz doğru insanları şirkete dahil edip, doğru yönetim ekibini kurduğunuzda, o insanlar kurumsallaşma için gerekli organizasyonu, sistemi kurup, doğru araçları sisteme entegre edebiliyorlar.
Ne var ki ekibin oluşması, beceri ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi tesadüfle, kendi haline bırakmakla olmuyor. Bu sürecin bilinçli ve planlı yönetilmesine ihtiyaç var. Bildiğimiz üzere Patronlar da şirketin bedenini büyütmekten, ekip kurmaya ve geliştirmeye yeterince vakit ayır(a)mıyorlar. Bu noktada şirketin palazlanmaya başladığı andan itibaren Patronun, insan stratejisi adına oyun kuracağı, ekipteki insanların beceri ve kabiliyetlerini, şirketteki geleceklerini, rotasyonlarını istişare edebileceği, ekibi güçlendirme ya da değiştirme adına iş bitirici aksiyon alabilecek, ilişki yönetimini becerebilen, dirayetli İnsan Kaynakları Yöneticilerini yanında bulundurması gerekiyor. Yoksa iş telaşı içinde İnsan ve ekip konusu en arkalarda kalıp, sonunda ceremesini de kendisi çekecektir.
Blog yazılarımızdan haberdar olmak için bültenimize üye olabilirsiniz.
Comments