Rahmetli Sabri Ülker'e atfen duymuştum. "Şirketi 3K ile yönetirsiniz" demiş. "Kapı, Kasa, Kantar". Yani, İnsan, Para, Stok.
3K'yı şöyle anlıyorum.
Kapı : Kimi, hangi profildeki insanları şirkete aldığınız ve şirketten çıkardığınız,
Kasa : Parayı şirkete nasıl aldığınız ve şirketten nasıl çıkardığınız,
Kantar : Stoğu (hammadde, makine ekipman, mamul vb) şirkete nasıl aldığınız ve şirketten nasıl çıkardığınızı doğru yönetebilirseniz şirketi de yönetebilirsiniz.
Bu 3K nın doğru yönetilebilmesi için de iş hayatımın bana öğrettiği temel 2 çıkar çatışması ilkesi var. Güçler ayrılığı ilkesi de diyebilirsiniz.
Satın alan harcayamaz (ya da tam tersi)
İcra eden kontrol edemez ( ya da tam tersi)
Şirketlerde emektar Hasan, teyze kızı Ayşe'ye verilen işlerde "güven" sebebiyle bu ilkeler akla bile gelmiyor. Güvenilir olduklarından dolayı hiç olmayacak görevler olmayacak kişilerde birikiveriyor. Kalite, üretime bağlı oluyor; satınalmayı kimin yaptığı belli olmuyor vs vs.. Yapının sağlıklı işlemesine uygun insanlar istihdam etmek yerine, "güvenilir" insana göre işleyiş kuruluyor. Bunun sonunda da karadüzen bir sistem ortaya çıkıyor. Hayırlı olsun :(
Bunlar önlenemez mi? Tabii ki önlenir.
Nasıl ki makine ekipman alınırken, bina yatırımı yapılırken kırk kere düşünülüp, olası tüm finansman kaynakları elden geçirilerek, en ince ayrıntısına kadar hesaplar yapılıyorsa; şirket büyürken de yapıyı nasıl oluşturalım, bugünkü yapacağımız hatalar yarın bir gün başımıza ne çoraplar örer diye düşünüldüğünde, kolaycılığa kaçıp "güvenilir" Hasan'a işler yığılmadığında bu sıkıntılar da önlenebilir.
Fotoğraf : patheos.com
Blog yazılarımızdan haberdar olmak için bültenimize üye olabilirsiniz.
Comments