Araçlarımızdaki hız, hararet, yağ, motor, yakıt durumunu gösteren göstergelerinin olmadığını düşünün. Nasıl bir şoförlük deneyimi olurdu? Sürekli dur, manuel olarak kontrol et, sesleri dinle…. Şimdi kullandığımız gibi güvende hissederek, kesintisiz ve hızlı kullanamazdık herhalde! Zira göstergelerin çok temel bir misyonu var. "Aracın sağlığını göstermek". Böylece de "gideceğin yol, mesafe, hava - yol şartlarına uygun olarak sürüş tarzını, şeklini ayarla. Sana gösterdiğim ihtiyaçlarımı en kısa zamanda tamamla. Yakıt mı azaldı al, lastik basıncı mı düşük, tamamla…" mesajları vermek.
Şoför koltuğunda oturan patronların pek çoğu bu göstergeler olmadan şirkete şoförlük yapmaya çalışıyor. Şirket ne kadar büyür, ciro ve maliyetler ne kadar katlanırsa katlansın, göstergeleri oluştur(a)muyorlar. Bunun önündeki en büyük engelin kendileri olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki;
Patronları bulundukları yere getiren bizatihi kendi ticari kabiliyetleri oluyor. İşin içinde o kadar pişiyorlar ki -örneğin- sizin matematik kurgusunu yapmanız günler sürecek maliyet hesabını, yılların verdiği tecrübe ve acı hatıralar sayesinde, birkaç basit ve kestirme matematik formülüyle yapıveriyorlar. Ne var ki şirketin ticari hacmi 10 iken işe yarayan bu matematik, 100'lere, 1.000'lere çıktığında işe yaramıyor. Ne var ki Patron hâlâ eski göstergelerle işlem yapmaya devam ediyor. Araba 2020 model ama gösterge paneli 2005'te kalmış gibi düşünebilirsiniz. Böyle olunca da kazandığını, maliyetlerini yönettiğini düşünse de, havuzdaki delikleri ve kaçakları, gerçek kârlılığı, potansiyelin ne kadar altında çalıştığını farkedemiyor.
Bir seferinde "para kazandığınızı nasıl anlıyorsunuz, bi tür aylık dönemlik raporlama, gelir tablosu vb bi şey var mı?" diye sorduğumda patron, "bankada para varsa kazanıyoruz" demişti. Onun da gösterge paneli bu kadar sade idi.
Çözüm ne?
Şirket palazlanmaya başladığı andan itibaren şirketin gösterge panelini oluşturmak,
Bunun için de, bu alanın basit ve pratik matematiklerle yönetilemeyecek kadar kapsamlı bir uzmanlık alanı olduğunu kabul etmek,
Devamında da doğru verileri, sağlıklı şekilde ortaya koyabilecek sistemi kurup, işletebilecek bir Mali İşler Yöneticisi ile çalışmak. Bu yönüyle orta ölçekli şirketlerde dolu görünen boş koltuklardan en önemlisinin Mali İşler koltuğu olduğunu düşünüyorum.
Güçlü, donanımlı ve dirayetli bir Mali İşlerci Patronun en önemli coPilot'udur. Zira iyi bir Mali İşlerci,
Şirkete bütçe yaptırarak gelir ve gideri,
Şirketin satış, gerçek maliyetleri ve kârlılığını,
Gelir ve masrafların geçmişe ve hedeflere (bütçeye) göre büyüme, küçülmelerini,
Bunlar sayesinde de bölümlerin gerçekte ne performans gösterdiğini, rakam ve oranlarla net olarak ortaya koyabilir.
Rakam ve oranlarla çalışmak da şirketin kurumsal gelişim ilerlemesine doğrudan etki eder. Çünkü;
Ölçme kültürünü geliştirir. Mali veriler dışında müşteri memnuniyeti, müşteri verimliği, çalışan memnuniyeti, çalışan verimliliği gibi ölçüm mekanizmalarının oluşturulmasına kapı açar,
Ölçmek hedef belirleme ve hedeflere göre çalışma kültürünü geliştirir. Hedef koymak hedefe ulaşmak için neyi ölçmeniz gerektiğini size söyler. Böylelikle kendini iyileştiren bir sistem oluşturulur,
Rakamlara dayalı, geçmişe ve bütçeye göre sorgulanmak ve hesap vermek ekibi nitelikli hale getirir. Rakama dayalı hesap vermek işe hakim olmayı, gelişime kafa yormayı, sorunlara nitelikli ve kalıcı çözümler bulmayı gerektirir,
Objektif hesap verme ve performans kültürünün gelişmesine yardımcı olur. Ak koyun kara koyun net olarak anlaşılır, ödüllendirme sistemi sağlıklı işler,
Talep ve öneriler kanaate ve kişiye bağlı olmak yerine gerçekçi, verilere dayalı olarak değerlendirilir. Karar mekanizmasının sağlıklı çalışmasını sağlar.
Hülâsâ, ölçerseniz anlarsınız, anlarsanız yönetebilirsiniz.
Blog yazılarımızdan haberdar olmak için bültenimize üye olabilirsiniz.
Comments